I don't care if it hurts
I want to have control
I want a perfect body
I want a perfect soul
I want you to notice
When I'm not around
You're so fucking special
I wish I was specialCreep - Radiohead
Not: Bu yazı normalde yazdığım yazılardan daha farklı olarak bazı rahatsız edici psikolojik imgeler içerebilir. Lütfen buna dikkat ederek okuyun.
Zihninin sana oyun oynadığını hissettiğin oldu mu? Önündeki kalem kırmızı, ama ya değilse? Ocağı kapattığına eminsin, ama ya kapatmadıysan? Mantıklı düşünceler sanki beyninden cımbızla çekiliyor ve yerine saçma olduğunu bilmene rağmen inanmak zorunda olduğun şeyler konuluyor. Bir an olduğun yerde duruyorsun ve bir an sonra farklı bir boyuta geçtiğine o kadar eminsin ki etrafındaki her şeyi sorgulamaya başlıyorsun. Bazen de zaman algın değişiyor, iki saatlik eve dönüş yolculuğu bir çırpıda bitiyor ve sen ne düşündüğünü bile hatırlamıyorsun. Bir an arkadaşlarınla vedalaşıyorsun ve bir sonraki an evinin önündesin, zile basıyorsun. Zihnin sana oyun oynuyor.
Önce ailen fark ediyor. Sorulan sorulara biraz daha geç cevap veriyorsun, sanki duyduklarını algılamıyor gibisin. İştahın da eskisi gibi değil. Sıcağı bahane ediyorsun, inanmış gibi görünüyorlar ama içten içe öyle olmadıklarını da biliyorsun. Yüzünü bile daha az görüyorlar artık; babanla film izlemeyi bırakalı çok oldu, ablana fal baktırmak bile gelmiyor içinden. Zihnin sana oyun oynuyor.
Sonra da arkadaşlarından kopuyorsun, artık daha az görüşüyorsunuz. Yüzlerine gülümsemeye çalışıyorsun, ama zihnin aptal olduklarını bağırıyor. Söyledikleri her şey beynine sıkılmış bir kurşun gibi hissettiriyor, suratlarını görmeye bile dayanamıyorsun. Zihnin sana oyun oynuyor.
Öğretmenlerin de garipsiyor durumu. Eskisi kadar neşeli değilsin, hiç neşeli değilsin belki de. Örnek öğrenci sıfatı senden alınmış, artık başkasına ait. Bağlı olduğun ritüelleri de bırakmaya başladın, her sabah “günaydın” dediğin görevlinin yanından geçerken kafanı bile kaldırmıyorsun. Zihnin sana oyun oynuyor.
Kulaklıklarına gittikçe daha sıkı sarılıyorsun, sanki zihnindeki sesleri bastırmanın tek yolu müzikmiş gibi. Dinliyorsun, dinliyorsun, dinliyorsun… O kadar çok dinliyorsun ki konuşmayı unutuyorsun. O kadar çok dinliyorsun ki kendi sesini kaybediyorsun. Yavaşça siliniyorsun bu dünyadan, aynadaki görüntün yavaşça bulanıyor. Zihnin sana oyun oynuyor.